RTÜK üyesi İlhan Taşcı, üst kurulun 2023 karnesini açıkladı. Buna göre RTÜK; 1 Ocak’tan 31 Aralık’a kadar Tele 1, Halk TV, Flash Haber, FOX TV, KRT ve SCZ TV’ye 67 milyon 850 bin TL tutarında 59 ceza kesti. Buna karşın Beyaz TV ve TGRT Haber’e ise 2 milyon 147 bin tutarında toplam 4 ceza verdi. Taşcı, karneyi; “Kendini iktidara yakın konumlandıran kanallarla iktidarı eleştiren kanallar arasındaki çarpıklık, neredeyse 15 kat bir fark ortaya çıkıyor. İktidarı eleştiren kanallara 68 milyon TL’lik bir ceza kesilirken iktidarı övenlere hepi topu 2; baktığımızda aralarında tam 35 katlık bir fark var. Türkiye’de çok sesliliği istemeyen bir RTÜK var, RTÜK’ün istediği şu; tek sesli olsun sadece bütün kanallar reisi övsün, iktidara methiyeler düzsün” dedi.
RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi Taşcı, Üst Kurul’un 2023 karnesini açıkladı. Buna göre, RTÜK 1 Ocak-31 Aralık arasında Tele 1’e 20, Halk TV’ye 17 Flash Haber’e 8, FOX TV’ye 8, KRT’ye 5 SCZ TV’ye de 1 olmak üzere toplamda 59 program, yayın durdurma, idari para cezası verdi. Üst Kurul, eleştirel yayın yapan altı kanala 2023’te toplamda 67 milyon 850 bin TL ceza kesti.
Öte yandan RTÜK, iktidara yakın yayınlar yaptığı bilinen Beyaz TV’ye 3, TGRT Haber’e 1 program, yayın durdurma, idari para cezası verirken ATV, A Haber, Ülke TV, Kanal 7, TV-NET ve TV 24’e ise hiç ceza kesmedi. RTÜK’ün Beyaz TV ve TGRT Haber’e toplamda 4 kez verdiği cezalar ise 2 milyon 147 bin tutarında oldu.
Taşcı, şöyle konuştu:
“Türkiye açısında çok zorlu bir yıl geçirdik, felaketler yaşadık. Ama diğer taraftan da Türkiye yayıncılığı RTÜK sayesinde büyük bir felaketi yaşadı. Bu son olsun diyeceğim ama bunu güçlü bir şekilde söyleyemem. Çünkü RTÜK’ün bu yılki verdiği cezalara baktığımız zaman kendisini iktidara yakın konumlandıran kanallara 1 yıl içerisinde toplamda sadece 4 ceza kesildi. Diğer taraftan yeri geldiğinde iktidarı eleştiren, sorgulayan televizyon kanalları açısından baktığımızda 1 yıl içerisinde tam 59 ceza kesilmiş. Oransal olarak baktığınızda kendini iktidara yakın konumlandıran kanallarla iktidarı eleştiren kanallar arasındaki çarpıklık, neredeyse 15 kat bir fark ortaya çıkıyor. İktidarı eleştiren kanallara 68 milyon TL’lik bir ceza kesilirken iktidarı övenlere hepi topu 2; baktığımızda aralarında tam 35 katlık bir fark var. Beyaz TV ve TGRT Haber kanallarına kesilen cezalar aslında basın özgürlüğüne, düşünce ifade özgürlüğüne müdahale değil tam tersine toplumun büyük bir kesiminin rahatsız olduğu spor programlarındaki argo içerikler nedeniyle birazcık da verilmek zorunda kalan cezalar.
“RTÜK’e gelen şikayet rekorlarını en çok kıran ATV’deki Müge Anlı ve Esra Erol’un programları oldu”
Daha haber temasıyla yayın yapan kanallara baktığımızda 59 ceza kesilmiş ve bunların neredeyse tamamı basın, ifade özgürlüğüne dönük müdahaleler içeriyor. Hatta halkın haber alma özgürlüğüne dönük müdahale niteliğindeki cezalar. RTÜK açısından bu bir utanç tablosudur çünkü sizin 59 ile 4 cezayı karşılaştırdığınızda bunu ne hukukla ne vicdanla ne adaletle açıklayabilmeniz mümkün değil. RTÜK’ün bu hukuksuz tabloda tek bir hedefi var; Türkiye’de çok sesliliği istemeyen bir RTÜK var, RTÜK’ün istediği şu; tek sesli olsun sadece bütün kanallar reisi övsün, iktidara methiyeler düzsün. Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıllar da RTÜK’e gelen şikayet rekorlarını en çok kıran ATV’deki Müge Anlı ve Esra Erol’un programları oldu, buna rağmen sıfır görüyoruz. Bırakın bir rapor hazırlanıp Üst Kurul’da değerlendirmesini yazılmış tek satır bir rapor dahi yok. Oysa özelde biz çok net bir şeyi biliyoruz; iktidarın mensuplarının da bu içeriklerden çok ciddi anlamda rahatsız olduğunu net olarak biliyoruz. RTÜK’ün genelde cezalandırmalarda sığındığı madde toplumun milli ve manevi değerlerine aykırılık. Oysa bu programlarda tepeden tırnağa milli ve manevi değer aykırılıklardan geçilmiyor. Buna rağmen hiçbir şekilde işlem yapılmıyor.
“RTÜK’ün mutlaka yasasının çok acil değiştirilmesi gerekiyor”
RTÜK’e ulaşan o diziyle (Kızıl Goncalar) ilgili şikayet sayısı yaklaşık 31 bin, yüzde 90’ı matbu. Şikayet başvurularının içeriğine baktığınızda tek kalemden çıktığı, organize bir planlı, stratejik bir girişimin sonucu olduğunu görüyoruz. RTÜK’ün artık anayasal güvence altındaki basın özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğü önündeki en büyük engel olarak artık Türkiye’nin önüne çıkan kurum RTÜK’tür. Bu yönüyle RTÜK’ün mutlaka yasasının çok acil değiştirilmesi gerekiyor. Yasadaki kimi kavramlar çok subjektif. RTÜK’ün siyasallaştığı, iktidarın, sarayın uzaktan kumandasına dönüştüğünü atık sağır sultan bile duydu. Bunun önüne geçilebilmesi için atılacak diğer adım da RTÜK üye seçim yapısının değiştirilmesi gerekiyor. Siyasi parti kontenjanlarından üye seçilmeye devam ettiği sürece ve iktidar çoğunluğu elinde tuttuğu müddetçe bizim RTÜK’ten siyasetten bağımsız hareket edebilecek bir kabiliyetini beklememiz çok ütopik olur. Mutlaka üye yapısının değişmesi gerekir, bu belki meslek örgütlerinin kendi içinden seçeceği adaylar arasında Meclis seçebilir.
“Önümüzdeki süreçte Türkiye yayıncılığını daha ağır yaptırımlar ve cezalar bekliyor”
RTÜK şu anda bütün özgürlükleri, kendi kanunu, anayasayı, hukuku hiçe sayan bir anlayışa sahip şu anda. Maalesef 2023’teki utanç tablosu dediğim bu kara tabloya baktığınızda 2024 için de çok iyimser değilim. 2024 Mart’ına kadar daha özgün yayıncılık yapmaya çalışan televizyonlar açısından daha ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalacaklarını söylememiz çok da uçuk olmaz. İktidarın medyanın yüzde 95’ini kontrol ettiği bir oramda o yüzde 5’lik payda farklı seslerin duyulmasını istemeyen bir RTÜK var. Yılın son toplantısında sumen altında bekletilen yaklaşık 20 dosya bir anda Üst Kurul toplantısına getirildi. Oysa bunların pek çoğu geçmiş haftalarda ve aylarda rahatlıkla kurul gündeminde görüşülebilecek dosyalardı. Bu bile RTÜK’ün yerel seçimlere doğru bir aydınlatma fişeğini fırlattığını bize gösteriyor. Önümüzdeki süreçte Türkiye yayıncılığını daha ağır yaptırımlar ve cezalar bekliyor diyebiliriz.
“Yüzde 95’ini yönetseler de yüzde 5’in toplum nezdindeki özgül ağırlığı daha fazla”
Burada FOX dışındaki kanallara baktığımızda, bunlar kendi içlerinde ekonomik olarak zor koşullarda yayıncılık yapmaya çalışan televizyon kanalları. Bir de bunların üzerine her hafta abone gibi düzenli olarak bir ceza kesilmesi ekonomik olarak onların çökertilme hedefinin bir parçası olarak karşımıza çıkıyor, pek çok yayıncının zorlandığını da biliyoruz. Bu yayıncıların zaten reklam gelirleri iktidar tarafından bir şekilde kısılıyor. 68 milyonluk ceza çok yüksek bir ceza neredeyse iktidara yakın kanalların bir günlük reklam gelirine karşılık gelirken, bugün ATV’nin A Haber’in reklam gelirleri yüzlerce milyonla ölçülebilecek orandayken hiçbir şey yapmıyorsunuz. İktidar medyanın yüzde 95’ini yönetirken küçücük bir grup olan yüzde 5 ile niye bu kadar çok uğraşıyor? Çünkü RTÜK yönetimi de iktidar da şunu biliyor; yüzde 95’ini yönetseler de yüzde 5’in toplum nezdindeki özgül ağırlığı daha fazla. Bu iktidarı rahatsız ediyor, iktidarı rahatsız eden her durum RTÜK’ünde bu durumdan vazife çıkarması gibi bir sonucu ortaya çıkartıyor.”